4 Ağustos 2009 Salı

lida gel beri yavrım

gereği kalmıyordu. Üstelik, Sevilla güres alanı onlar^ ^turj
dukları yere de pek yakındı. Bu yüzden, her on bes da^jj^ada bir güresin ne durumda
olduğunu öğrenmek istiyorlar .
Juan'm enistesi o gün tam bir sehirli gibi giyinmise Üze rinde yünlü kumastan bir
elbise, kafasında da kadife sgıpka vardı. Juan onu arabasıyla alana götürmediği için
çojç kız, mıstı. Gene de alanda olup bitenleri eve ulastırmak göre'vm:l üzerine almıstı.
Juan her öldürdüğü boğadan sonra evg ^beı^ ulastırabilmek için, alanın çevresinde
kosusan çocu]çiar--dar\ birini yollardı.
O günkü boğa güresi büyük bir basarıyla sonuçlandı /nam alana çıkıp alkıs seslerini
duyunca kendisinde büyük bjr güc bulmustu. Bastığı bu toprak kendi toprağıydı; kendisine
hio de yabancı gelmiyordu. Bos inançları olduğundan, alanj^ınn\ bulunduğu yerlerin bile
kendisi için önemi vardı. Valencj^. iler Barcelona'nın beyaz kumlu genis güres
alanlarını, kuzeyjn ko-, yu renkli toprağını, Madrid'in de kırmızı topraklı alanların»
hatırlıyordu. Sevilla'daki alanlar öbürlerinden baskaydL Bu-.
ranm parlak, sarı kumu Guadalquivir ırmağından a[lnı rdı. Barsakları dısarı fırlamıs
atların kanları bu kumun üzer^in^fx15 lida yılan yağı karınca yumurtası xacc,
akınca Juan'm aklına binanın damında dalgalanan bayağını renkleri gelirdi. Seyircilerin
bulunduğu yerlerin değisip y^pK lısları bile onu etkiliyordu. Sevilla'nın dısında
bulunan buı binalar asağı-yukarı yakın tarihlerde yapılmıstı. Kimi R0mtalı„ kimisi de
Arap yapı tarzmdaydı. Bunlar yeni yaptırılan

26 Haziran 2009 Cuma

fx15 lida yılan yağı karınca yumurtası xacc geri dönüş

24
beği konustukça genis, kısa ceketinin içinde oynuyor, otur-' duğunda da zayıf göğsüne
doğru çıkıyordu. Birkaç günden beri giydiği eski, lekeli elbiseler üzerinden kaçıyordu.
Böylelikle biçimsiz vücudunun zayıf, sisman yanlarını örtüyordu. Onları ödünç almıstı
sanki. Juan onun çok temiz, altın kalpli bir insan olduğunu söyler, aynı zamanda da
dangalak bulurdu. Çünkü hiçbir zaman cebinde meteliği bulunmazdı. Cebindeki paraları
istiyenlere bosaltıp verir, buna karsılık hastalarından da ne verirlerse onu ahrdı. Boğa
güresleriyle devrim onun hayatta en sevdiği seylerdi. Avrupa'nın altını üstüne getirecek
bir devrimin çıkacağını hayâl ederse de hiçbir zaman nedenlerini anlatmak zahmetinde de
bulunmazdı. Bu konudaki düsüncelerini açıkça söylemekten de çekinmezdi.
Boğa güresçileri kendisiyle sanki babalarıymıs gibi konusurlar, o da onlara, konusurken,
sen derdi. Đspanya'nın en uzak yerinde bile olsalar, boğa güresinde yaralandıklarını
bildiren bir telgraf alır almaz, trene atlar, yaralarını iyi etmeye giderdi. Bu
zahmetine karsılık hiçbir mükâfat beklemez, toreadorlar ise kendisine bir hediye
sunmaktan çok memnun olurlardı. Dr. Ritz Juan'ı çoktandır görmemisti. Koca göbe-ğiyle
onun heykel yapılı gövdesine doğru yaklasıp: «Yasasın yakısıklı delikanlılar!» deyerek
sıkı sıkı sarıldı. Onu her zamankinden daha iyi bulduğunu söylüyordu.
Juan gülümseyerek: «Cumhuriyet ne zaman ilân ediliyor, bakalım?» deye sordu.
Dr. Ritz, alayla: «Sana ne oluyor!» dedi. fx15 lida yılan yağı karınca yumurtası xacc «Sen hele su zavallı Nacional'i kendi haline
bırak, toreadorlara sisleri daha iyi batırmaya baksın!» dedi. «Sonra, seni ilgilendiren
bir sey varsa o da, boğaları Tanrı'nm öldürdüğü gibi öldürmeye devam etmendir. Bu
aksamki boğa güresi iyi olacak bence. Boğalar için dediklerine bakılırsa...»
Öbür adam Bilbao'dan gelen genç boğaların nasıl seçildiğini görmüstü ya, Dr. Ritz'in
sözünü kesip kendisi anlatmaya basladı. Gözüne çarpmıs olan koyu kestane renkli,
hârikalar yaratacağını umduğu boğa ile ilgili haberler vermek için can atıyordu. Juan da
onların konusmasına katılmak istiyordu ama, kendisiyle senli-benli konusan bu arkadasın
adı neydi? Düsünceli bir tavırla kaslarını çatıp bir ara basını kasıdıktan sonra:
«Kusura bakma, senin adın neydi?» deye sordu. «Okadar çok insanla karsılasıyorum ki...»